BAL YAPIMI VE FAYDALARI

BAL YAPIMI VE FAYDALARI

Yazar: Yazar Okunma: 1084 Yayın Tarihi: 14 Oct 2016 Yorum 0

Bal insanların çok eski zamanlardan beri şeker kaynağı olarak kullandığı bir besin. Bal büyük oranda şekerden oluşur. Ayrıca içinde enzimler, amino asitler, vitaminler, mineraller ve başka organik maddeler de vardır.

Bal arıları çiçekler tarafından üretilen nektarı bala dönüştürür. Nektar, çiçekli bitkilerin böcek ve kuş gibi canlıları kendilerine çekmelerine yardımcı olarak, tozlaşmada önemli rol oynar.

Nektar, çiçekli bitkilerde nektaryum olarak isimlendirilen yapılar tarafından salgılanır. Nektarın temel kaynağı fotosentez sonucu oluşan besin maddeleridir. Nektar büyük oranda sakkaroz, fruktoz ve glikozdan oluşur. İçinde şekerin yanı sıra amino asit, lipit, organik asit gibi maddeler de vardır. Nektarın yapısındaki maddelerin türü ve miktarı bitkiden bitkiye değişir.

Toplayıcı arılar çiçeklerden topladıkları nektarı vücutlarındaki bal midesi olarak isimlendirilen bölgede depolar. Bu süreçte salgıladıkları bazı enzimler nektarın yapısındaki disakkaritlerin (özellikle sakkarozun) monosakkaritlere (glikoza ve fruktoza) parçalanmasını sağlar.

Toplayıcı arılar topladıkları nektarı kovandaki işçi arılara aktarır. Kovandaki işçi arılar toplayıcı arılardan aldıkları nektarı yaklaşık 15-20 dakika boyunca geri çıkarıp tekrar içer. Bu süreçte enzim içeren salgılar nektarla karışmaya ve nektarın yapısındaki sakkaroz glikoza ve fruktoza dönüşmeye devam eder. Daha sonra kovandaki işçi arılar nektarı bal peteklerine aktarır.

Balın en önemli özelliklerinden biri içindeki su oranının hayli düşük olmasıdır. Kovandaki işçi arılar kanatlarını çırparak kovanı havalandırır, bu da bal peteklerinde biriktirilen nektardaki fazla suyun buharlaşmasını sağlar. Böylece bitkiler tarafından salgılanan nektardaki su oranı %80 düzeyindeyken, bu oran balda %20’nin altına düşer. Nektarın bala dönüşümü 1-3 gün sürer.

Bal, zayıf asit özellikte bir maddedir. Bunun nedeni yapısındaki glukonik asit gibi organik asitlerdir. Balın tadı ve kokusu ise içindeki kolayca buharlaşabilen (uçucu) organik maddelere bağlıdır.

Devamını Oku

ARI YETİŞTİRİCİLİĞİ

ARI YETİŞTİRİCİLİĞİ

Yazar: Yazar Okunma: 1347 Yayın Tarihi: 14 Oct 2016 Yorum 0

AMERİKA VE AVRUPA YAVRU ÇÜRÜKLÜĞÜ

-Kovan açıldığında kokmuş et ya da balık kokusunu andıran bir koku alınıyorsa Avrupa Yavru Çürüklüğü Hastalığı olabilir, mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.

-Kullanacak olduğunuz temel peteklerin Amerikan ve Avrupa yavru çürüklüğü ve Kireç hastalığı gibi hastalık etkenlerine karşı 120 °C de sterilize edilmiş olmasına özen gösteriniz.

-Mümkün olduğunca eski petek kullanmaktan sakınarak kovanlarınızı yavru çürüklüğü hastalığından koruyabilirsiniz.

-Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığı ile mücadelede en etkili ve kesin çözüm yolu; hastalıklı kolonilerin tümüyle yakılarak yok edilmesidir.

-Amerikan Yavru Çürüklüğü Hastalığı ülkemizde ihbarı zorunlu bir hastalıktır, belirtileri fark ettiğinizde en yakın tarım il veya ilçe müdürlüklerine bildirmelisiniz.

 

VARROA

-Varroa mücadelesinde münavebeli ilaç kullanılması varroaların kimyasallara karşı direnç kazanmasını önler. Bu nedenle varroa mücadelesi için yapılan ilaçlamalarda üst üst aynı ilaç kullanılmamalıdır.

-Varroa mücadelesi için kovana erkek arı gözlü petek vererek dişi varroaları bu gözlere toplayıp, gözler kapandıktan sonra çerçeveleri çıkartıp imha ediniz.

-Varroa mücadelesinden etkili sonuç almak; uygun zamanda, uygun ilaçla ve tüm arıcılar tarafından ilaçlama yapılmasıyla mümkün olacaktır.

-Varroa paraziti larva, pupa ve ergin dönemde arının kanını emerek gelişme ve çalışma aktivitesini zayıf düşürür, kovanda kanatsız arılar görülür.

 

NOSEMA

-Kovan kapağı ve uçuş tahtasının üzerinde turuncu ve beyaz renkte arı pisliği görülüyorsa Nosema apis hastalığından şüphelenmelisiniz. Mutlaka bir uzmana danışınız.

-Kovan etrafında uçamayan, yerde sürünen, kanat ve vücutları titrer durumda arıların görülmesi Nosema cerenae hastalığının belirtisidir. Mutlaka bir uzmana danışınız.

-Özellikle kış şuruplaması için kullanılacak 2/1’lik şurup içine (2 kısım şeker 1 kısım su) 8 litre şuruba 0,7 litre kekik suyu oranında karıştırılarak kullanılması arılarınızı Nosemadan korur ve tedavi eder.

 

Devamını Oku

BAL ARILARINDA BAKIM VE BESLENME

BAL ARILARINDA BAKIM VE BESLENME

Yazar: Yazar Okunma: 1350 Yayın Tarihi: 08 Oct 2016 Yorum 0

Hastalık ve parazit kontrolü; arıcılıkta yıl boyu görülebilecek nosema, yavru çürüklüğü ve paraziter hastalıklara karşı uyanık olunmalıdır. Varroa parazitine karşı erken ilkbahar mücadelesi uygun zamanda, dozda, ruhsatlı ilaçlar ile eksiksiz yapılmalıdır. Herhangi bir hastalık görüldüğünde ya da şüphe edildiğinde mutlaka bir uzmana danışılmalıdır.

İlkbahar beslemesi kovan içindeki gıda kaynaklarının kalite ve miktar olarak yetersiz olması durumunda yavru gelişimini teşvik için yapılan yemlemedir. İlkbahar yemlemesi bir ölçek şeker ve bir ölçek su ile hazırlanan şurupla yapılmalıdır. Kullanılan besleme şekeri rafine şeker olmalı, bunun dışındaki besinler verilmemelidir. İlkbaharda yapılan şurup beslemelerinde yağmacılık olabileceğinden önlemler alınmalıdır. Akşam üzeri geç saatlerde yapılmalıdır.

Erken ilkbaharda arı gelişmesi için ihtiyaç duyulan diğer besin polendir. Yeterli değilse bal ve polenden yapılacak kekle besleme yapılabilir. Polen yokluğunda yavru üretiminin durduğu unutulmaması gereken bir durumdur. Polen gelmediği zamanlarda beslemeden kaçınılmalıdır.

Oğul, bal arılarında nesli devam ettirmek için arı ailesi fertlerinin bir kısmının ana arı ile birlikte kovandan ayrılarak yeni bir aile oluşturmasıdır. Teknik arıcılıkta koloninin gücünü zayıflattığı için koloninin oğul vermesi istenmez ve karşı önlemler alınır. Koloninin oğul vermesini destekleyen şartlar; arıların fazlaca çoğalması, bal depolayacak yerinin kalmayışı, koloni içi sıcaklığının artması, ana arının yaşlanması ve genetik yapı olarak sıralanabilir.

Devamını Oku

Gösterilen: 1 ile 3 arası, toplam: 3 (1 Sayfa)